Plastic Move‘un kurucu ortağı Büşra Köksal, henüz 21 yaşında… Genç girişimci, 2015’ten beri atık ekmeklerden biyoplastik üretmek üzerine çalışıyor. Aynı zamanda hala üniversite öğrencisi olan Köksal, İstanbul Üniversitesi’mde fizik okuyor.
Bu bölümü okumayı neden seçtiğini ise şöyle anlatıyor: “Bu bölüme çok severek ve isteyerek girdim. 14 yaşımda temel bilimler okumaya karar vermiştim. Ara sıra kimya mı fizik mi bunun arasında gidip geliyordum sadece. Akademiden ilerlemek istiyordum. Akademide bir konu üzerine yoğunlaşmam gerektiğinin farkındaydım ve o konuyu lisede bulmak, böylece erken yaşta kariyerime atılmak istedim. Bilim projesi yapmak için yaptığım araştırmalar ile ilk önce çevre problemleri, daha sonra plastikler ve en son ise biyoplastikler ile tanıştım. Plastic Move tam bu noktada ortaya çıktı.”
Ortağı Merve Arıkan ile Plastic Move’da nişasta bazlı tarımsal ve gıda atıklarından ürettiğimiz biyopolimer ile ambalaj, otomotiv ve beyaz eşya sektöründeki petrol bazlı plastik kullanımını azaltıyor. Plastic Move, biyoplastik hammadde üreticisi olarak değil, markaların çevreciliğini tanımlayan bir marka ve biyoteknoloji şirketi olarak konumlanıyor. Sanayiye uyarlanabilen ve ölçeklenebilen biyo-yeşil çözümlerin olmadığını söyleyen girişimci, Plastic Move’un tam olarak bu büyük açığı kapamak için ortaya çıktığını aktarıyor.
Büşra Köksal, okuldayken cinsiyet üzerine ayrımcılık yaşamadığını fakat lisede başladığı bu projeyi yapmak için çok zorlandığını anlatıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
Hali hazırda olan laboratuvarları kullanmama izin verilmedi. Fikrim küçümsendi, tecrübesizliğim ve yaşımın küçük olması hep ön planda oldu. Çok ciddiye alınmadım. Bununla mücadele etmek zordu. Türkiye’de bilim yapmanın zor olduğunu bildiğim için bu beni yıldırmadı. Aksi olsa şaşırırdım. ‘’Kim demiş?” lafının savaşını vererek devam ettim. Genel ve toplumsal yargılara inansaydım Plastic Move aksiyonda olmazdı. Riskli olduğunu kabul ediyorum ama cv’min bu alanda yeterince donanımlı veya yaşımın küçük olmasının bunu başarmama bir engel olduğuna inanmıyorum.
Bilginin veya tecrübenin tek başına yeterli olduğunu düşünmüyorum. Büyük projeleri ve başarıları yaratan en büyük etkenlerin bazen tutku, risk ve dayanıklılık olduğuna inanıyorum. Öğrenmeye açık olarak, düşerek-kalkarak ve doğru insanları yanıma alarak eksik kısımlarımı kapatmaya çabalıyorum. Şu ana kadar görülmemiş-yapılmamış şeyleri başardık, bundan sonra da böyle devam etmesini umuyorum. Yarattığımız değerin karşı tarafta karşılığını gördük ve bizlere ne kadar inandıklarına şahit olduk. İş dünyasında böyle ayrımcılıklarla karşılaşmadık fakat karşılaşacağımız yönde bir algı vardı. Bazı mentorlük aldığımız insanlar bize yatırım almamızın hep zor olacağını çünkü iki kadın girişimci olduğumuzu söylüyordu. Fakat ne sektörde ne yatırımcı görüşmelerimizde bununla alakalı bir durumla karşılaşmadık.
Yatırımcıların kadın girişimcilere karşı önyargıya sahip olduğunu düşünen Köksal sözlerine şöyle son veriyor: “Yeni yaratılan teknolojiler ve bizlere sağladığı faydalar çok değerli. Fakat o teknolojilerin ölçeklenip büyük bir kesime ulaşmadıkça, ya da hayatlarımıza dokunmadıkça bir değeri olduğunu düşünmüyorum. Kadınların oldukça az yer aldığı bu sektörde kadınların yer aldıkça gelişip güçleneceğini ve şirketlerin farklı bakış açıları kazanarak var olacağına inanıyorum.”
Ayrıca Plastic Move’un Arya Retreat 2021’da sunum yapan 5 girişim arasında yer aldığını hatırlatalım. Kadınlar Anlatıyor serisinin diğer röportajlarını şuradan okuyabilirsiniz.