Yaz sonundan bu yana konuşmaya başladığımız Metaverse kavramı, yeni yatırımlarla güncelliğini korumaya devam ediyor. Şimdilik hayal etmekte güçlük çektiğimiz ancak oyun şirketlerinin henüz fark etmeyenler için sessiz sedasız inşa ettiği “metaverse” öyle bir günde hayatımıza girmedi. Yıllardır, ürettiği teknolojiler ile bizi “Metaverse” e hazırlayan pek çok kişi var. Hazırladığımız yeni yazı dizisinde hem metaverse kavramını ele alacağımızı, hem de metaverse için farklı disiplinlerde yapılan üretimleri öne çıkaracağımızı belirtmiştik. İlk röportajımızda Mehmet Ünal ile Metaverse’de müzik kavramına odaklanırken, yeni yazımızda ABD merkezli Artırılmış Gerçeklik (AR) şirketi Qreal’in kurucu ortağı Alper Güler ile markaların Metaverse’e nasıl hazırlanabileceğini konuştuk.
Nasdaq’da halka olan QReal’in kuruluş hikayesi
Sıkı takipçilerimiz Alper Güler’i önceki yazılarımızdan hatırlayacaktır. Alper Güler ve ortağı Caner Soyer, girişimleri Kabaq’ın Snapchat entegrasyonu: Bareburger ile 2018’de sayfalarımızda yerini aldı. Daha sonrasında marka isminde değişikliğe giden kurucu ortaklar QReal ismi ile ilerledi. 2020’de bizlerle 3D reklamların geleceğini paylaşan QReal 2021’de Nasdaq’da halka arz edildi. Tüm bu yolculuğu bir de Alper Güler’den dinleyelim:
QReal aslında 2015 yılında Kabaq 3D Technologies olarak New York’ta kuruldu ve ilk bu işlere başladığımızda dünyadaki realistik 3D yemekleri tarayarak bunları artırılmış gerçeklik teknolojisi ile gösterme amacıyla kuruldu. Buradaki amacımız da insanların yemek siparişi verirken aslında yemekleri bir şekilde görmesini sağlamaktı. Daha sonra bu teknolojiyi kullanarak, yemek tarama tarafındaki deneyimimizi kullanarak daha sonra dünyanın da virtual try on teknolojisine eğilmesiyle şapka çanta gözlük gibi moda aksesuarlarına doğru evrildik. Bunlara evrilirken de kabaq markası daha çok yemeklerle eşleştiği için ABD pazarında marka adını değiştirme ihtiyacı duyduk. Kabaq’ın Q’sunu alıp yaptığımız realistik işlere de atıfta bulunarak QReal markasını oluşturduk.
Burada yemekten bahsetmemin sebebi şu; yemek aslında 3D model olarak düşündüğümüzde gerçeğe çok yakın olması lazım. Çünkü organik bir cisim, modellenerek oluşturulması çok zor. Biz başlayana kadar da bu alanda dünyada gerçekçi 3D model çok fazla bulunmuyordu. Bugün QReal ne iş yapıyor dersek, aslında odaklandığımız nokta virtual try-on tarafında markaların ürünlerinin dijital ikizlerini yapıp artırılmış gerçeklik teknolojisi için optimize ediyoruz.
Diğer taraftan da Snapchat ve Instagram üzerinde markaların yine artırılmış gerçeklik deneyimlerini filtreler aracılığıyla tasarlayıp, bu sosyal platformlar arasından artırılmış gerçeklik teknolojilerine giriş yapmalarını sağlıyoruz.
Alper Güler, Facebook’un metaverse açıklamasını yorumlarken, Oculus yatırımına ve hali hazırda uygulama ailesi olarak anılan yapısına dikkat çekiyor. Güler, bu duruşun gelecek 10-20 yılı tanımlayacağını düşünüyor:
Facebook, zaten benim bu Metaverse ya da AR-VR, mixed reality dünyasına baktığımda en ileride gördüğüm şirketlerden bir tanesiydi. Facebook isim olarak sevilmese de aslında Oculus’a yaptığı yatırımdan sonra Instagram, Facebook, WhatsApp hepsinin bir arada oluşu ile Metaverse kavramına en yakın firma olarak zaten öne çıkıyordu.
Firma ismini değiştirmesi aslında çok büyük bir adım. Aslında gelecekteki 10-20 yılı tanımlayan bir açıklama. Facebook çıktığında sosyal medya olarak; yani tüm insanları bir araya getiren bir uygulama olarak çıkmıştı ve şu an aslında bir “statement” olarak adını değiştirdi.
Öncü olmanın zorlukları ve AR alanında Snapchat etkisi
Bu isim değişikliği kapsamında “Ben burada bireysel olarak kendi yorumumu eklemek isterim” diyen Alper Güler, artırılmış gerçeklik alanında “earlybird” olarak tanımlanan zamanının ötesinde bir girişim olmanın zorluklarını paylaştı:
2015’te biz ilk bu yemek taradığımızda, elimizde çok güzel bir 3D model var. Araştırıyorsun, bu dünyada olmayan bir şey. Heyecanlanıyorsun, dünyada kimsenin yapmadığı bir şey benim elimde duruyor. Diyorsun ki bu bir para etmeli, ben buradan bir yere gidebilirim, zira “hiç kimsede yok” . Ama hep şunu düşündüm ben; Philips’in LG’nin 3 boyutlu TVleri satılıyordu. Bizim evde de vardı. Birileri bu teknolojiler için film çekti, belki dünyanın en güzel Jaws filmini o yönetmen çekti ama kimse göremedi bunu. Çünkü hayatımıza yeterince adapte olmadı.
O dönemde benim en büyük korkum bu idi. Bizim elimizde bir şey var, bugün için zaten para kazanamıyoruz ama dünya istediğimiz alana gitmezse, bizim de yaptığımız içeriğin hiçbir faydası olmayacak.
O günleri düşündüğümüzde, bir uygulama indirmen gerekiyor, uygulamayı indirdikten sonra kağıda bakıyorsun, kağıttan bir şey çıkıyor, onların limitasyonları derken, bu işleri göstermek de çok zordu. Kimse de kullanmıyordu aslında. O nedenle Snapchat lens stüdyoyu çıkardığında biz geleceğimizin orada olduğunu o gün biliyorduk. O gün geldiğinde de biz o güne hazırdık. Elimizdeki modelleri optimize edip Snapchat’in platformuna attık. Aslında hikayemiz 2017’nin Aralık ayında başladı. Şirkette konuşurken, bugün bizim için bir milat oldu dedik.
Facebook’un Meta açıklamasıyla hisselerde aynı gün yüzde 40 artış
Güler’e Facebook’un Metaverse açıklamasının şirketi nasıl etkilediğini sorduğumda önemli veriler paylaştı. Şirketin hisselerinin aynı gün yüzde 40 artış gösterdiğini belirten, aynı gün bir yatırım turu kapattıklarını da açıkladı. Güler, Facebook’un açıklamasının hem şirket hem de piyasa için olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor.
Facebook’un isim olarak Meta’ya geçmesi konusuna geri dönecek olursak; biliyorsunuz Temmuz ayında şirketimiz Nasdaq’ta kote olduktan sonra AR VR alanında yazılım hizmetleri ve ürünleri geliştirme kategorisinde tek firma olarak listeleniyorduk.
Meta’nın değişimiyle birlikte hisselerimiz o gün yüzde 40 artış gösterdi. Devam eden süreçte de inanılmaz rakamlarda trade edilmeye devam etti. Aynı gün bir yatırım turu daha kapattık aslında, bir 10 milyon dolarlık fon daha yatırım yaptı.
Facebook’un gözünü metaya çevirmesi bizim için de çok olumlu piyasa için de olumlu. Biz 5 yıldır böyle bir teknoloji gelecek, geliyor, Snapchat yapıyor, Instagram yapıyor artık yapalım derken, aslında Facebook gibi büyük bir grubun artık geleceğine bunu koyması, bizim bu konuyu markalara anlatmamızın önünü açtı. O günden beri de; o hissedeki artışı “ilgi” olarak müşterilerden de görüyoruz.
Müşteri yaklaşımlarındaki değişimler ve AR piyasasındaki dinamikler
Güler’e “bu açıklamayla birlikte müşterilerin yaklaşımındaki değişiklikler neler?” diye sorduğumda, tüm markaların AR ve metaverse alanlarını anlamaya çalıştığını dile getiriyor:
Biz müşterilerimizden bir anda bir değişim beklemiyoruz. Metaverse ile ilgili direkt sorular gelmiyor ama herkes bir şekilde bunu anlamaya çalışıyor. AR alanında nasıl yer almak gerektiği konusu markalar için de bir bilinmez.
AR alanında Snapchat ve Facebook arasındaki farklar
Alper Güler, müşterilerin yaklaşımının yanı sıra artırılmış gerçeklik alanında sosyal ağların, ajansların ve bireysel içerik üreticilerin nasıl konumlandığını aktarıyor:
Bugün zaten yaratıcı (creative) ajanslar bu işin bir ucundan tutmaya çalışıyor. Benim mutlu olduğum kısım, ajansa bağlı olmayan bağımsız bireysel içerik üreticileri (freelance self-creator) Snapchat’in ve Facebook’un aracı Spark AR’ı kullanarak kendi markalarını oluşturuyorlar. Bu insanların, ajanslara bağlı olmadan deneyimler geliştirebildiği bir alan açıldı.
Facebook hakeza, ajanssız ve bu bağımsız üreticilerin öne çıktığı bir modelle ilerliyor. Facebook, reklam tarafında bir sürü ajansla çalışıyor olsa bile AR tarafında bireysel üreticilere odaklanıyor. Snapchat tarafı ise bireysel içerik üreticilerin yanında, bu tarz marka projeleri geldiğinde daha profesyonel olarak hizmet vermek istiyor. İkisi arasındaki en büyük fark bu.
Snapchat AR Ads son 2 yılda inanılmaz bir yükselişe geçti
Güler, müşteri ve markaların ilgisi konusundaki açıklamasını şöyle devam ettirdi:
Müşteri ilgisi mutlaka var ve artarak devam ediyor. Snapchat tarafındaki bu AR ads son 2 yılda inanılmaz bir yükselişe geçti. Hatta Snapchat’in bu reklamları yaptığı kendi iç takımı da vardı. Şu an biz, gün geçtikçe Snapchat’e ve Snapchat markalarına bu işleri yapıyoruz. Biz Snapchat’in kendi çalıştığı markaların lenslerini üretiyoruz.
QReal’in Türkiye ekibi ve büyüme planları
Alper Güler, ayrıca pandemi nedeniyle ülkeye döndüğünde Türkiye’de ekip kurmaya başladıklarını açıkladı. “Ekip çok hızlı büyüdü.” diyen Güler, bu yolculuğun detaylarını paylaştı:
Covid-19 tam başlarken ben ve ortağım ülkeye döndük. Bu süreçte bir proje geldi, bir mimar arkadaşımızı işe aldık, toplam 3 kişiydik. Bu sene başında Glimpse Group Türkiye olarak Mart ayında şirketleştik. Şu an Türkiye grubu 33 kişi ve şirketin 70’e kadar da işe alım bütçesi var, ekibi burada büyütüyoruz. Covid nedeniyle biraz Türkiye’ye gelelim dediğimiz noktada; aslında buradaki o değeri göstermiş olduk. Buradan inanılmaz bir üretim yapan bir grup çıktı. Bu Snapchat’teki artış da bizim Türkiye’de büyümemiz vesile oldu.
Facebook’un Meta’ya dönüşmesi Türkiye’deki ve globaldeki markaları nasıl etkileyeceğini sorduğumda ise yaklaşık yüzde 40’lık bir grubun bu yıl ve önümüzdeki yıl metaverse dalgasına katılacağını ifade etti:
Zaten bu teknolojileri önden ve yakından takip eden markalar var. Mesela, Nike, bu teknolojileri çok yakından takip ediyor, Balenciaga, Louis Vuitton grup gibi markalar zaten bu teknolojinin bir parçasıydı ve Metaverse’e entegre oluyordu. Şimdi bu isim değişikliğiyle bence, şu an “bu zamanı” takip eden markalar da bu vagona katılacak. Bir şekilde bu öncülerin oluşturduğu gruba, markaların yüzde 10’luk bir kesimi diyorsak, yüzde 40’lık bir grup da bu sene ve önümüzdeki sene Metaverse dalgasına katılmaya başlayacak.
Markalar AR deneyimlerle metaverse’e adım atıyor
Alper Güler artırılmış gerçeklik filtrelerini Metaverse’ün ilk adımı olarak tanımlıyor: “Artırılmış gerçeklik (AR) aslında bu büyük Metaverse fikri için bir giriş, içerik üretiminin bir başlangıcı. O yüzden ben şuna inanıyorum; markalar sosyal medyadaki AR deneyimlerle Metaverse’e bir adım atıyor. “
Ayrıca Güler, bu bağlamda markalarla nasıl çalıştıklarını da detaylandırıyor:
Bir marka bize geldiğinde biz şunu diyemiyoruz çoğunlukla; senin elinde 300 tane ürün var gel bunların hepsini tarayalım, web sitene entegre edelim. Oradan insanlar Virtual Try-on yapsın, bu; hem zaman hem de bir sürü yatırım gerektiren bir iş aslında.
Onun yerine biz biraz daha şuna odaklanıyoruz; sosyal medyadaki, Instagram veya Snapchat’te, var olan dağıtım kanallarında bu teknolojileri nasıl kullanabileceğini gösteriyoruz. Sosyal medyadaki yaklaşık 1-2 proje ile ayaklarını suya ısındırıyoruz. Daha sonra web sitelerine entegre etmek için ürünlerini tarıyoruz.
Aslında bu üretilen ürünler yani 3D modeller, Metaverse fikrinde, kimin Metaverse’ü olursa olsun; örneğin bu Facebook’un kurduğu olabilir, markanın orada kuracağı dükkanın bir parçası olacak.
5 sene içinde mobil AR ve AR Gözlüklerle adım adım Metaverse’e
Güler, sözlerine devam ederken, üretilen modellerin Metaverse’ün ötesinde karma gerçeklik gözlüklerinde de kullanılabileceğini dile getiriyor. Güler’in aktardıklarına göre, dijital ikiz olarak tabir edilen 3D modeller, 5 senelik bir süre içinde sırasıyla Mobil AR, AR gözlükler ve Metaverse’de kullanılabilecek:
Diğer taraftan AR gözlükler geliyor. Tam bir sanal dünya; karma gerçeklik (Mixed reality) dediğimiz bu AR gözlükler ile birleştirdiğimiz bir dünya. Onlar hayatımıza girene kadar da mobil AR, adım adım bu teknolojilerin başlangıcı olacak. Markalar bugünden son adım olan Metaverse fikrine hazırlık yapabiliyor. Bugün ürettiğimiz, dijital ikiz dediğimiz ürün oraya taşınabiliyor.
Bu bağlamda 5 senelik bir geçiş süreci olacak, insanlar bu geçiş sürecinde sırasıyla AR, Mixed Reality ve Metaverse dediğimiz VR (sanal gerçeklik) ortamlara adapte olacak. Bir kere üretilen 3D modelin çapraz platformlarda kullanılması, bu yatırımı birlikte götüreceklerini gösteriyor.
Metaverse’de NFT ve 3D modellerin yeri
“Dijital ikizleri NFT formatında yayınlayacak mısınız?” diye sorduğumda ise Güler, 2017-2018 yılları arasında bir NFT pazar yerinden, modelleri ücretsiz mintleme konusunda teklif aldıklarını ancak bu fikri, çok “erken aşama” bularak değerlendirmediklerini üzüntüyle dile getiriyor. Öte yandan NFT’nin Metaverse ile bambaşka bir anlam kazanacağını ifade ediyor:
Bu durumda; NFT’de çok değerli şeyler ortaya çıkacak.
Örneğin, 3 bin dolara Gucci’nin bir ayakkabısını alıyorum, Fortnite da o ayakkabının bana dijital versiyonunu gönderiyor. Ben o ayakkabıyı Fortnite’da giyebiliyorum. Eğer ben 3 saat ya da daha fazla zamanını Fortnite’da geçiren biriysem, oradaki alanda sosyalleşirken, insanlar benim ayakkabımı gördüğünde diyor ki; “Evet bu adam, bir ayakkabıya 3 bin dolar verebilen biri.” Ben de fiziksel dünyada duyduğum “Gucci alma” hazzımı, oradaki dünyamda da yaşayabiliyorum.
Ancak bu durum, Fornite’da kısıtlı bir kullanım alanı yaratıyor. Seninle yaptığım toplantıda sanal olarak benim ayağımda Gucci ayakkabı görmüyorsun, o Fortnite’da kalıyor. Bu alanlar birleştiğinde ise NFT’ye sahip olmanın inaılmaz bir değeri olacağını düşünüyorum. Yani Fortnite’taki kılıcı o toplantıya getirebildiğim gün, bence o fortnite’taki kılıcın ve NFTlerin bambaşka bir değeri olacak. Toplantıyı benim VR odamda dijital karakterlerimiz üzerinden gerçekleştirdiğimizde, odam ne kadar büyükse, eşyalarım ne kadar eşsiz ise, duvarlarıma bakıp nadir NFT eserleri gördüğünde bir değeri olacağını düşünüyorum. Ancak ben bugün NFT sanat eserleri eşsiz olsa da “kullanılabilirliğini” henüz anlamıyorum.
Metaverseler birleştiğinde; yani ben bunları kendi avatarımla ve odamla eşleştirebildiğimde bambaşka bir anlamı olacağını düşünüyorum. O yüzden şu an sanki bir hype döngüsünde. Ama mutlaka Metaverse’ün çok büyük parçası da NFTler.
Bunlar marka iş birlikleri için de kullanılabilir. Marka, ürettiği dijital ürünlerin orijinalliğini belki böyle sağlayacak. Şu an gerçek dünyada, insanlar Adidas’ın ürettiği ürünlerin neredeyse aynısını Kemalpaşa’da üretebiliyor. Bu konuda detaylı bir kontrol yok ama Metaverse’de belli kurallar olacak ve o ayakkabıyı o şekilde üretemeyeceksin. Örneğin, aynı üründen 1 milyon adet üretilse bile sen satın aldığın ürünün 1 milyondan kaçıncısı olduğunu bilebileceksin.
AR ve Metaverse’de yeni iş rolleri
Markaların Metaverse’e özel ürünler geliştirmesi konusu, ister istemez yeni iş rolleri konusunu da beraberinde getiriyor. Alper Güler, hem 3D moda tasarımcısı gibi yeni iş rollerini hem de bağımsız çalışan tasarımcılara sunulan fırsatları aktarıyor:
Yeni milyarderler tasarımcılar olacak
Son 20 – 30 yıla baktığında tüm dünyanın zenginleri, Bill Gatesler, Zuckerbergler nereden çıkıyor? Yazılım. Çünkü senin bir bilgisayarın var. Bu bilgisayarda bir şey tasarlıyorsun, basıyorsun o kendi kendine dağıtıma (distribution) başladığında para kazanabiliyordun. Garajdan bir sürü böyle proje çıkıyordu.
Diğer taraftan baktığında da bu tarz 3D tasarım yapan insanlar, bir mimarı düşünüyorsun, binayı ve her şeyi tasarlayan o, ama mal sahibi, inşaatı yapan ve emlakçı arasında en az parayı kazanan olarak konumlanabiliyor. Biz emlak ve mimari olarak çalışmalar ürettiğimizde bunun farkına vardık.
Benim bu yeni dünyada gördüğüm şey, 3D tasarımcıların aslında yaptıkları şeyleri direkt dijital dünyada satabilecekleri alanlar oluşuyor. Bunları bir şirkete bağlı olmadan yapıyorlar ve bireysel tasarımcılar bir anda önem kazanıyor.
Fiziksel dünyada ortaya bir ürün çıkarmak ve bundan kazanç elde etmek için malzeme alman lazım, tasarım dışında ürünün üretimini bilmen, belki aynı ürünü 10 kere üretip satman gerekiyor. Diğer tarafta ürünü dijital olarak üretiyorsun NFTye dönüştürüyorsun pazar yerine koyuyorsun ve satılırsa bundan paranı alıyorsun. O yüzden bu dijital sanatçıların zamanının geldiğini düşünüyorum. Bu önümüzdeki 10 sene de belki de milyarderler listesine tasarımcılar dahil olacak.
Alper Güler verdiği örneklerin yanında QReal’de 3D Moda tasarımcısı istihdam ettiklerini de belirtiyor:
Dünyadaki her tasarım işinin hiçbir üretici arada olmadan müşteriye sunulduğunu düşün. Böyle bir yeni alan açılacağını düşünüyorum. Markaların da kesinlikle, fiziksel moda tasarımcısı işe alırken, aslında 3D moda tasarımcısı alacağını düşünüyorum.
Örneğin; Biz şu an ekibimize 2 tane 3D moda tasarımcısı aldık. Moda okulu mezunu üretim için 3D tasarım öğrenmiş ama biz onlarla oyunlaştırılmış tasarımlar ya da Virtual try-on tarafında kullanılabilecek tasarımlar üretmeleri konusunda çalışıyoruz. İlerleyen süreçte belki canavarları giydirecek.
Snapchat’in son 3 yarışmasından 5 tane ödülle döndük.
Güler, AR Moda alanındaki fırsatlardan bahsederken, şirket olarak bu fırsatları nasıl değerlendirdiklerini de aktardı:
Örneğin Snapchat geçen günlerde bir yarışma açtı ve dedi ki: “Bu yeni çıkardığımız beden tarama işini kullanarak projeler yapın biz burada seçilen projeleri New York Paris ve Londra moda haftasında göstereceğiz.” Bizim çalışma modelimizde, ekip sadece yaratıcılığa odaklanıyor. Kazanılan ödüller de doğrudan çalışan ekibe gidiyor. Biz şirket olarak 3’lü, 4’lü gruplar halinde oralara projeler gönderdik. Snapchat’in son 3 yarışmasından 5 tane ödülle döndük. Para ödülleri de oldukça yüksek ve direkt ekibe veriyoruz. Maaşlarının 2-3 katı bonuslar alıyorlar.
Kısacası tasarıma yetenekli insanlara doğru kullanım araçlarını öğretip sanatlarını bu markalar için konuşturmalarını sağlayan bir yapımız var. Şirketin ABD’de kurulmuş olması büyük bir avantaj. Satış kanalları ve proje yönetimi ekibi, tasarımcıların bir kısmı ABD’de ancak üretim kısmını da yavaş yavaş buraya aldık.
Röportaj boyunca etraflıca değerlendirdiğimiz AR alanını, markalara sunulabilecek öneriler ile kapatmak istedim. Bu nedenle Güler’e pazarlama konusunda markalara önerebileceği taktikleri sordum. Alper Güler, markaların Instagram AR filtrelerinden başlayarak deneyimler oluşturmanın atılacak ilk adımlardan biri olduğunu söyledi. Sonrasında ise web sitesinde “Virtual Try-on” deneyimleri oluşturmak mühim.
Giriş noktası bence Instagram. Türkiye’de gördüğüm üzere bir sürü marka zaten Instagram’a geliyor. Biraz daha eğlenceli filtreler yapılıyor. Instagram’dan bir kaç ürünü Virtual try- on’a çevirmek önemli. Yine de eğlenceli filtreleri de bir giriş adımı olarak görüyorum; çeşitli oyunlar, markanın vereceği hissiyatı kullanıcıya hissettirecek filtreler kullanılabilir.
Instagram Virtual Try-on filtrelerinden sonraki adım ise web sitelerine entegrasyon. Bu konuda bireysel sanatçılardan ya da bir ajanstan destek alabilirler.
2000’lerde herkesin bir web sitesi olacak deniyordu, bugün ise herkesin bir Instagram hesabı var. Bunun gibi herkes Metaverse’ün bir yerinde olacak. Facebook’un adını değiştirmesi bunun işaretlerden biri. Daha önce 3D televizyon metaforunda bahsettiğim korkum yok, bu teknoloji hayatımızda kalıcı olacak.