Fenerbahçe’nin ve Uruguay Milli Takımının efsane stoperi Diego Lugano, L1Üçgen Youtube Kanalı’na ilgi çekici açıklamalarda bulundu.
Yusuf Kenan Çalık’ın sorularını cevaplayan Lugano, Fenerbahçe ve Türkiye’ye dair özlemini dile getirirken, Jorge Jesus’tan Fenerbahçe’nin hedeflerine, oğlu Nicolas’tan güncel kariyerine bir çok konuda düşüncelerini paylaştı.
Merhaba Diego, röportaj için teşekkür ederim. Bu aralar neler yapıyorsun, futbol sonrasındaki hayatın nasıl?
Ben teşekkür ederim, seninle konuşmak ve senin aracılığınla çok sevdiğim Türk futbolseverlere ulaşmak bir zevk. Sao Paulo’da futbolu bıraktıktan sonra neredeyse hiç ara vermeden orada sportif direktörlük görevini üstlendim. Yaklaşık bir yıl önce bu görevi bıraktım. Biraz kendi hayatıma odaklanmak için, çünkü bugüne kadar hep futbolun içerisinde oldum. Bununla birlikte Brezilya’da önemli bir kanalda yorumcu olarak çalıştım ve Uruguay’da hayatımda hep olduğu gibi, federasyonun içindeki siyasete hep yakın oldum ve oyuncular birliği başkanlığı yapıyorum.
Çok yoğunsun gördüğüm kadarıyla
Evet bu yoğunluğu biraz azaltmak istiyorum ama yapamıyorum.
Sence futbolculuk kariyerin mi daha keyifliydi yoksa şimdiki kariyerin mi?
En güzeli iyi bir futbolculuk kariyerine sahip olduktan, gittiğin her yerde başarı elde ettikten sonra bu kariyerin keyfini çıkartabilmek. Ben geçmişe dönüp baktığımda yaptığım her şey konusunda çok rahatım ve mutluyum. Çünkü elimden geleni yaptım ve şimdi bana birçok kapı açıldı. Sanırım en güzel duygu bu.
Biraz Fenerbahçe’den bahsedelim. Şu an sezon öncesi kamp gerçekleştiriliyor. Fenerbahçe taraftarını özledin mi?
Tabi ki, her zaman onlarla olmak isterim. Her sene en az bir maça gitmeye çalışıyorum. Oğullarımla birlikte Fenerbahçe’yi yakından takip etmeye devam ediyoruz. Çünkü Fenerbahçe’ye karşı büyük bir sevgim var. Bununla birlikte elimden geldiği kadar bilgi almaya çalışıyorum.
Eğer doğru hatırlıyorsam geçen sefer bir maske takarak maçı tribünden takip etmiştin.
Hayır, hayır en son geldiğimde derbi zamanıydı. Galatasaray’ın sahasında oynadığımız ve 2-1 kazandığımız maçtı. Ben aktif futbolcuyken ve geçen sene gazeteci olarak birer kez deplasmanda Galatasaray maçına gittim ve ikisini de 2-1 kazandık. Maske ile gittiğim maç bundan iki sene önceydi. Maçı taraftarla izlemenin nasıl bir duygu olduğunu merak etmiştim. Maç öncesindeki saatlerde, arkadaşlarımla geçirdiğim vakit ve taraftarlarla bir arada olmak, o tutkuyu ve sonrasında da hayal kırıklığını, çünkü maçı kaybetmiştik, hissetmek çok ayrı bir şeydi. Adeta bir taraftar gibiydim ve çok güzel bir deneyimdi. Çünkü biz futbolcuların böyle deneyimler yaşaması çok mümkün değil. Onun dışında başka maçlara da geldim ama genelde locadaydım.
Yeni sezon öncesindeyiz ve Jorge Jesus Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü, onun hakkında neler söylemek istersin?
Bence yönetimin Jorge Jesus’u göreve getirme kararının iki farklı açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bence İsmail Kartal çok iyi iş çıkarttı. Çok genç bir takımla sezonu çıkış yakalayarak iyi bitirdi. Uzun süre başarısız olmuş bir takımda böyle bir çıkış yakalamış teknik direktörler yolları ayırmak kolay bir şey değil. Çünkü İsmail Kartal ile Fenerbahçe kendini yeniden buldu, kadroyu iyi kullandı, Fenerbahçe’nin ihtiyacını ve Türk sporseverin tutkusunu iyi bilen bir teknik direktördü. Bu nedenle bu ayrılık kolay bir karar değildi. Diğer taraftan bakacak olursak, çok önemli bir isim geldi. Çünkü Jesus deneyimli, büyük bir teknik adam. Çok özel bir karakteri var. Çok güçlü bir karakter. Jesus’un bu özel karakteriyle Türk futbolunun tutkulu ve duygusal tarafının nasıl uyum sağlayacağını görmemiz gerek. Jesus’un geçmişinde önemli başarılar var, özellikle burada Brezilya’da. Çok kısa sürede tartışıldığı yönler olsa da burada çok iyi bir imaj oluşturdu. Bence Jesus Fenerbahçe’de başarılı olabilecek deneyim ve kapasiteye sahip bir isim.
Brezilya ile Türkiye neredeyse aynı futbol dünyasına sahip. Jesus Flamengo’da başarılı olmuştu sence burada başarılı olabilir mi?
Bence başarılı olabilir. Çünkü daha önce de dediğim gibi çok deneyimli, daha önce büyük takımlarda çalıştı, futbolu, Türkiye’de insanların çok hoşuna gidecek şekilde, yoğun ve tutkuyla yaşıyor. Elbette kolay olmayacak. Çünkü Türkiye’de futbol mantıktan çok duygularla yaşanıyor. Serinkanlı düşünebilmek gerekiyor. Jesus’un karakteri ile Fenerbahçe kulübünün nasıl bir araya geleceğine, çok duygu yüklü bir ortam olan Türk futbolunda neler yapabileceğine bakmak gerek. Çünkü Türk futbolunda duygu – mantık dengesi diye bir şey yok. Duygular çok yüksek seviyelerde yaşanıyor ve mantık çok daha geride oluyor.
Uruguay’da Süper Lig’i takip edebiliyor musun?
İnternet sayesinde takip edebiliyorum. Ancak maçların 90 dakikasını izleme şansım olmuyor. Çünkü Brezilya ve Uruguay’daki maçları da takip etmem gerekiyor. Genelde özetlere ve gollere bakıyorum.
Peki sence Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için ne gerekiyor? Çünkü sekiz senedir olamadı.
Güney Amerikalı futbolcular.
Tamam doğru, bu sezon Güney Amerikalı oyuncular var. Mesela Lincoln, belki tanıyorsundur?
Birebir tanımıyorum ancak onu daha önce izledim. Ama Güney Amerikalı oyuncular konusunda ciddiyim. Bunu Ali Koç’a da söyledim. Büyük takımlar kadrolarını oluştururken hep Güney Amerikalı oyunculardan faydalanmışlardır. Avrupa’daki şampiyon takımlara bak hep en azından bir Güney Amerikalı vardır. Özellikle Brezilyalı, Arjantinli ve Uruguaylı futbolcular. Futbolun özü burada çünkü. Buradan gelen oyuncular Türkiye’de başarılı olabilir. Çünkü onlar da tutkuyla oynuyor. Son yıllarda Fenerbahçe Güney Amerika pazarını biraz kenara koymuştu, farklı nedenler olabilir açıkçası sebebini bilmiyorum. Mesela benim dönemime bakarsak ben Uruguay kaptanıydım, Brezilya’dan Alex gibi bir oyuncu vardı. Ekonomik sebeplerden dolayı böyle transferler yapılamıyor olabilir bunu anlayabiliyorum. Ancak bence futbolun özü birkaç Güney Amerika ülkesinde yatıyor. Tüm dünyaya bak, şampiyon takımlara, Avrupa’da İspanya, İtalya, Almanya’da hep bu kazanma isteğini Güney Amerikalılarda görüyorsun. Ben buna çok inanıyorum. Güney Amerikalı futbolcuların bu tutkusu, futbola olan açlığı, Türk futboluna ve Fenerbahçe gibi büyük bir takıma çok uygun.
Bence de haklısın. Güney Amerikalı futbolcular demişken, Rossi’nin ilk sezonunu nasıl değerlendiriyorsun?
Bence fena bir sezon geçirmedi. Onunla Türkiye’ye gelmeden önce konuşmuştum. ABD’de çok önemli bir takımda oynuyordu. Çok profesyonel bir ortamdan çıkıyordu. Öyle bir ortamda Türk futbolundaki çılgınlık ve tutkuyla tanışacaktı. Bu çok önemli bir iklim değişimi oldu. Bence iyi iş çıkarttı. Bence saha içinde daha fazla sorumluluk alabilir, skora daha fazla etki edebilecek seviyeye gelebilir. Daha ilk sezonu, çok iyi bir profesyonel, gayet iyi bir dönem geçirdi. Diego çok akıllı bir futbolcu. Bence bu çok önemli çünkü Türkiye’deki futbol ortamını, Fenerbahçe’nin ne ifade ettiğini anlamak önemli. Oradaki insanların futbola bakış açısını, tutkusunu anlamak çok önemli. Bence ilk sezon için iyi bir performans sergiledi, daha da iyi olabilir. Bunu bence kendisi de biliyor.
Oğlun futbol oynuyor. Onun kariyeri nasıl gidiyor? Acaba bir gün Türkiye’de Fenerbahçe formasıyla onu da izler miyiz?
İki oğlum da futbol oynuyor. Nicolas büyük oğlum, 21 yaşında. Ben Fenerbahçe’de oynarken bana tercümanlık yapıyordu. O dönemde Nicolas 7-8 yaşındaydı ve mükemmel bir Türkçe konuşuyordu. Açıkçası futbol konusunda büyük bir tutkusu var. Babasının eski bir futbolcu olması elbette onun için avantaj. Benim deneyimimden faydalanıyor. Nasıl antrenman yapacağını, nasıl besleneceğini biliyor. Meksika’da bir sezon geçirdi, onun için iyi oldu. Şimdi Uruguay’a döndü çünkü eşinin yanında olmak istiyor. Yakında baba olacak. Bence potansiyeli var ve çok profesyonel. Çok hızlı, güçlü ve agresif bir futbol tarzı var. Bence özellikleri bir gün Türkiye’de oynamak için uygun. Daha 21 yaşında ve gelişecek zamanı var.
Fenerbahçe’de bir gün sportif direktör olmak ister misin? Belki de yakın zamanda bilemiyorum.
Olmayacak diyemem. Daha önce de dediğim gibi ben mesela kendimi Sao Paulo’nun sportif direktörü olarak düşünmemiştim ve bir anda oldu. Sao Paulo Brezilya’nın devlerinden biri. Orada görev yapmak kolay değil. Fenerbahçe’de çalışmak isterim ancak bunu söylerken sanki bir beklentim varmış gibi algılanmasını, baskı yapıyormuşum gibi düşünülmesini istemem. Çünkü Fenerbahçe’nin bana verdiği şeyler için minnettarım. Fenerbahçe’den daha fazlasını istemem mümkün değil. Fenerbahçe, benim ona verdiğimden çok daha fazlasını bana sundu. Eğer bir gün böyle bir düşünce olursa, tecrübemle elimden geleni yaparım. Başka bir beklentim yok. Daha fazla minnettar olamam. Şu an Fenerbahçe’nin taraftarlarından birisiyim.
Fenerbahçe döneminden takım arkadaşlarınla görüşüyor musun? Misal Alex?
Evet, evet. Alex ile daha çok çünkü o da benim gibi Sao Paulo’da. Fabio Luciano ile birlikte televizyonda aynı programdayız. Çok sık görüşüyoruz. O dönemki futbolcularla bir whatsapp grubumuz var. Birçok Türk oyuncu da var. Son olarak Semih u15 takımıyla şampiyon olmuş. Onun haberini aldım. İrtibatı koparmamaya çalışıyoruz. Çünkü çok güzel, çok yoğun bir dönem geçirdik birlikte ve bu hayatın boyunca unutmayacağın bir dönem.
Çok teşekkür ederim Diego. Bizim için çok güzel bir söyleşi oldu. Son olarak neler söylemek istersin. Bir mesajın var mı?
Mesajım Fenerbahçe taraftarına olacak. Onlara hayatım boyunca minnettarım. Bana yaşattıkları için çok teşekkür ederim. Hem futbol hem de ailesel açıdan hayatımın en güzel beş yılı Türkiye’de geçti. İki oğlum Türkiye’de dünyaya geldi. Çok fazla sevgi gördük. Kupalar kazandık, bazen kaybettik. O kadar büyük bir sevgi gördüm ki, şimdi 10 yılsa geçtikten sonra bile Türkiye’ye döndüğüm zaman aynı sevgiyle karşılanıyorum. Tüm dünyada, Sao Paulo’da, ABD’de Türk arkadaşlarım var. Ben hayatımın sonuna kadar bu sevgi için müteşekkir olacağım.
Odatv.com