30 Ağustos’ta Kara Harp Okulu’ndan mezun olan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenler için ihraç süreci işletildiği belirtirken CHP’den açıklama geldi. Bağcıoğlu, “CHP olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve onun en temel bedellerine yönelik sistematik itibarsızlaştırma uğraşlarını büyük bir telaş ile takip ediyoruz. Son olarak, Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını yemin merasiminde açıkça lisana getiren genç teğmenlere yönelik başlatılan disiplin süreçleri, bu gayretlerin yeni ve tehlikeli bir halkasını oluşturmuştur. Bu çeşit teşebbüsler, yalnızca bireyleri amaç alıyor üzere görünse de özünde ülkemizin savunma gücünü, ordumuzun prestijini ve Atatürk prensip ve inkılaplarına dayalı devlet yapımızı amaç almaktadır” dedi.
Bağcıoğlu, Kara Harp Okulu mezuniyet merasimi sonrasında yeni mezun teğmenlerin ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını attıktan sonra kılıçlı yemin etmesine ait olarak başlatılan soruşturmada teğmenlerden birinin Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiği tezlerine ait yazılı açıklama yaptı.
”METİN ATATÜRK PRENSİPLERİNE BAĞLILIĞI SÖZ ETMEKTE”
Disiplin sürecine münasebet gösterilen tezlerin temelsiz ve dayanaksız olduğunu belirten Bağcıoğlu, şu tabirlere yer verdi:
-Okunan metin, 1995-2023 yılları ortasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yemin metni olarak okunmuş ve 2023 yılında sebepsiz yere yönergeden çıkarılmıştır. Bu metni okuyan teğmenlere yönelik rastgele bir yazılı buyruk ya da yasaklama tebligatı yapılmamıştır.
-Metin, resmi merasim bittikten ve devlet protokolü ayrıldıktan sonra, hizmet ve mesai saatleri dışında okunmuştur. Ne metinde ne de yapılan harekette bir cürüm ögesi vardır.
-Metin, Atatürk prensiplerine ve anayasal pahalara bağlılığı tabir etmektedir. Lakin 6413 sayılı Kanun’un 20. unsuru kapsamında, bu teğmenlere ‘hizmete pürüz davranışta bulunmak’, ‘devletin ve TSK’nın prestijine ziyan vermek’ ve ‘ağır cürüm ve disiplinsizlik teşkil edecek fiil ve davranışlarda bulunmak’ üzere mesnetsiz suçlamalar yöneltilmiştir. Soruyoruz: Bu prestij hangi davranışla zedelenmiştir? Ağır kabahat ve disiplinsizlik teşkil edecek fiil ve davranış nedir? Türk milletinin vicdanı bu sorulara karşılık beklemektedir.
”DİSİPLİN KABAHATİ DEĞİL VATANSEVERLİK NİŞANI”
-Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlık çabasının lideri, Cumhuriyetimizin kurucusudur. O’nun unsurlarına bağlılık, bu ülkenin savunmasında misyon alacak her bir askerin taşıması gereken asli bir kıymettir. Genç teğmenlerimizin Atatürk’e olan bağlılıklarını lisana getirmeleri, bir disiplin cürmü değil, bir vatanseverlik nişanıdır.
-Ancak bugün gelinen noktada, bu bağlılık açıkça cezalandırılmaya çalışılmaktadır. Bu durum, sırf o teğmenlere değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kıymetlerine ve milletimizin ortak vicdanına yapılmış bir taarruzdur.
“BUGÜN TEĞMENLERİMİZİ MAKSAT ALAN ZİHNİYET YARIN ORDUMUZUN TÜM MENSUPLARINI TEHDİT EDER HALE GELECEK”
-Yaşananlar, ferdi bir disiplin probleminin çok ötesindedir. Daha evvel kumpas davalarında gördüğümüz üzere, bu tıp süreçler adaletin değil, siyasi hesap gayretlerinin hesabıdır. Bugün teğmenlerimizi amaç alan bu zihniyet, yarın ordumuzun tüm mensuplarını ve kurumsal yapısını tehdit eder hale gelecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri, yalnızca ülkemizin sonlarını koruyan bir yapı değil, birebir vakitte ulusal birliğimizin ve bağımsızlığımızın teminatıdır.
-Atatürk’ün kurduğu bir ordunun mensuplarını, yalnızca Atatürk’e olan sadakatlerini lisana getirdikleri için gaye almak, bu ülkenin temel bedellerine ve güvenliğine açık bir tehdittir.’
”CHP OLARAK TSK’YI GAYE ALAN HER TÜRLÜ UĞRAŞIN KARŞISINDAYIZ “
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gaye alan her türlü uğraşın karşısında durmaya devam edeceğiz. Bu problem, sırf genç teğmenlerin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği problemidir. Hiç kimse şunu unutmamalıdır: Adalet er ya da geç kesinlikle tecelli eder. Tarih, Atatürk’ün bedellerine ve milletimizin ortak iradesine karşı duranların her vakit kaybettiğini göstermiştir. Cumhuriyetimizi, ordumuzu ve Atatürk’ün mirasını savunmaya devam edeceğiz. Bu gayret, yalnızca bugünün değil, gelecekteki kuşakların de hak ettiği bağımsız bir Türkiye’nin teminatıdır.”