Araştırmalar gösteriyor ki son 30 yıl içinde elektriğe erişimi olan insan sayısına 1,7 milyar kişi daha eklendi. Nüfusun artışı ucuz enerjiye olan talebi de yoğunlaştırdı. Bir taraftan fosil yakıtlara dayanan küresel ekonomi buna paralel olarak sera gazı emisyonlarının artışı iklim sisteminde çok büyük değişiklikler yarattı ve yaratmaya devam ediyor. Bu yüzden her geçen gün temiz ve sürdürülebilir enerjiye ihtiyaç kat be kat artıyor.
Bunların arasında güneş enerjisi, yeryüzünün en temiz enerji kaynağı olarak biliniyor. ‘Güneş’in çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ışınım enerjisi’ olarak tanımlanıyor. Bundan iki yıl önce Michigan Eyalet Üniversitesi tamamen Şeffaf Güneş Panelleri (Transparan Solar Cells) geliştirdiğini açıklamıştı. Ubiquitous Energy‘nin şirketi altında üretilen paneller, bol ve ucuz malzemelerin kullanılması nedeniyle nispeten düşük maliyet nedeniyle daha verimli. Daha büyük çatı güneş ünitelerinin beşte biri kadar güneş enerjisini toplayabiliyor. Yani bu.ürün, enerji dünyasında yeni bir dönemin habercisi sayılıyor.
Daha önce üretilen paneller kısmen saydam idi. Üretilen yeni ürün ise tamamen şeffaf… Bu sayede ışık olduğu gibi geçebiliyor. Bunu yapabilmek için araştırma ekibi Parlak Solar Yoğunlaştırıcı (TLSC) denilen organik molekülleri tasarladı. Bu çözümün sürdürülebilir ve temiz enerji sektöründe devrim yaratacağı düşünülüyor. Cam, pencere gibi saydam yüzeylerin üzerine yerleştirilen paneller ışığın geçirgenliğini engellemeden enerji elde etmek mümkün hale geliyor. Bunlar pencerelere cam gibi takılıyor.
Şeffa güneş panelleri, ince, plastik benzeri bu malzemeden üretiliyor. Binalar, araba camları, cep telefonları veya temiz bir yüzeye sahip diğer cihazlarda kullanılabiliyor. Paneldeki elektrik üretimini ise şöyle oluşuyor. Söz konusu malzemeyi sadece ultraviyole ve yakın kızılötesi dalga boylarını yakalayacak ve daha sonra; kızılötesinde, farklı bir dalga boyunda parlayacak şekilde ayarlanıyor. Böylece hapsedilen ışık, panelin dış hatlarına transfer edildikten sonra burada bulunan fotovoltaik güneş hücreleri marifetiyle elektriğe dönüştürülüyor.
Projede görev alan kimya mühendisliği bölümü öğretim üyelerinden Richard Lunt, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünyada elektrik talebinin sadece yüzde 1,5’i güneş enerjisi tarafından üretildiğini kaydediyor ve ekliyor: “Şeffaf güneş teknolojileri, ABD’deki enerji talebinin yüzde 40’ını, çatıdaki güneş enerjisi üniteleriyle aynı potansiyelde sağlama potansiyeline sahip.”